Skuamoz Papillom: (Et beni kapağında en sık görülen benign tümördür. Sıklıkla kapak kenarında, parlak renkli, saplı veya sapsız deri çıkıntılarıdır. Tedavisinde cerrahi eksizyon yeterlidir.
Kutanöz Boynuz: Birçok tümöral oluşumda görülebilen, keratin birinkintisidir. Aslında bir tanı değil, bulgudur. Önemli olan buna neden olan patolojinin biyopsi alınarak netleştirilmesidir.
Seboreik Keratoz: Genellikle ileri yaşlarda görülen, yağlı, kahverengi, cilt üzerine yapışmış plak gibi duran lezyonlardır. Premalign (kanser öncüsü) lezyonlar olmamakla birlikte, çok sayıda olmaları veya sayılarının hızla artması vücudun başka bölgelerindeki maligniteler açısından uyarıcı olabilir. Tedavisinde cerrahi eksizyon yeterlidir.
Keratoakantom: İleri yaştaki bireylerin güneşe maruz kalan cilt bölgelerinde, haftalar içinde hızlıca büyüyen, ortasında keratin birikintisi olan, göbekli bir nodül olarak izlenir. Takip ile 6 ay içinde kendiliğinden kaybolabilirler. Ancak bazı patologlar tarafından skuamöz hücreli karsinomun düşük dereceli bir varyantı olarak değerlendirildiklerinden cerrahi olarak tam eksizyon önerilmektedir.
Aktinik Keratoz: Güneşe maruz kalan bölgelerde, çok sayıda, üzerinde beyaz kabuk bulunan papüller olarak ortaya çıkan bu lezyonlar, ciltte en sık görülen premalign (kanser öncüsü) lezyonlardır. Skuamöz hücreli karsinoma dönüşme risklerinden dolayı, tedavide tam eksizyon veya kriyoterapi yapılmalıdır.
Epidermal İnklüzyon Kisti: Genellikle travma sonrası, epidermisin derin dokulara implantasyonu sonucu oluşan hareketli, sert, yuvarlak cilt altı kitlelerdir. Tedavide tüm kist duvarıyla birlikte eksizyonu önerilir.
Pilar Kist: Klinik olarak epidermal inklüzyon kistine çok benzemekle birlikte, kıl foliküllerinin olduğu yerlerde izlenir ve ayrımı ancak patolojik inceleme ile yapılabilir. Tedavide tam eksizyon önerilir.
Epidermoid ve Dermoid Kistler: Genellikle göz kapağı dış kısmına yerleşen, zaman içinde yavaş büyüyen, ağrısız kitlelerdir. Cilt altındaki kistler orbitaya doğru ilerleyebildikleri gibi bir parçası orbita içerisinde, diğer parçası cilt altında olan (dumbbell-shaped) tipleri de mevcuttur. Tedavisi kist duvarını mümkünse patlatmadan tümüyle çıkarmaktır. Ancak orbita uzanımı riskinden dolayı, cerrahi öncesinde görüntüleme yapmakta fayda vardır.
Milia: Sebase (yağ) bezlerinden köken alan, sert, çok sayıda lezyonlar olarak karşımıza çıkarlar. Genellikle göz kapakları ve yanak bölgelerinde izlenirler. Tedavisi cerrahi eksizyon veya ponksiyon ile içeriklerinin boşaltılmasıdır.
Zeis Kisti: Kapak kirpikli kenarda bulunan, yağ salgılayan bezlerin (Zeis) kanallarının tıkanmasıyla meydana gelirler. Yağsı, sarımtırak içeriği olan bu kistlerin tedavisi cerrahi eksizyondur.
Moll Kisti (Apokrin Hidrokistom): Kapak kirpikli kenarda bulunan bir başka bez olan Moll bezlerinin kanallarının tıkanıp bezin şişmesi sonucu oluşurlar. Moll bezleri apokrin ter bezleri olduğu için sıvı içerikleri şeffaf veya süt kıvamında olabilir. Tedavisinde cerrahi eksizyon yeterlidir.
Ekrin Hidrokistom: Kapak cildindeki ter bezlerinin içeriklerini boşaltamayıp şişmeleri sonucu görülürler. İçerikleri Moll kistiyle benzerlik gösterir. Cerrahi eksizyon tedavi için yeterlidir.
Siringoma: Ter bezlerinden köken alan siringomalar, yoğun olarak alt kapak cildinde, çok sayıda, küçük nodüller olarak görülürler. Çoğunlukla genç kadın bireylerde izlenirler ve tedavileri cerrahi eksizyon, radyofrekans veya elektrokoter ile destrüksiyondur.
Piyojenik Granülom: Genellikle travma veya cerrahi sonrası hızlıca büyüyen, dokunmayla kolaylıkla kanayan, parlak kırmızı-pembe renkli vasküler bir lezyondur. Tedavide cerrahi eksizyon yeterlidir.
Nörofibrom: Herhangi bir cilt bölgesinde, çok sayıda, yumuşak, parlak lezyonlar olarak ortaya çıkarlar. Nörofibromatozis 1 ile birlikte görülen pleksiform nörofibrom, üst göz kapak düşüklüğüne (ptozis) ve kapakta “S” şeklinde bir şekil bozukluğuna neden olur. Palpasyonda “kurtçukların parmak altında kayması” hissiyatı verir. Tedavi olarak cerrahi uygulanabilir ancak, genellikle lezyonlar çok yaygındır ve nüks edebilirler.
Ksantelazma: Genellikle orta-ileri yaştaki bireylerin göz kapaklarının medial (iç) bölgelerinde, yumuşak, sarı renkli ciltten kabarık plaklar olarak izlenirler. Hiperlipidemi ile bağlantılı olabildikleri için, etkilenen bireylerin kan lipid düzeylerine bakılmasında fayda vardır. Tedavi olarak cerrahi eksizyon, lazer ablasyon yapılabilse de nüksleri sık görülür.
Bazal Hücreli Karsinom: Bazal hücreli karsinom en sık görülen malign kapak tümörüdür. Beyaz ten, mavi göz, sigara kullanımı ve çocukluk/gençlik döneminde uzun süre güneş ışığı maruziyeti bazal hücreli kanser gelişimi için risk faktörüdür. En sık göz pınarında ve alt kapakta yerleşir. Kabarık ve sert bir kitle olarak görülür, üzerinde damarsal yapılar veya ülser gelişebilir.
Skuamöz Hücreli Karsinom: İkinci sıklıkta görülen göz kapağı malign tümörü skuamöz hücreli karsinomdur ve bazal hücreli karsinoma göre daha agresif seyreder, metastaz riski yüksektir.
Sebase Bez Karsinomu: Sebase karsinom veya sebase bez karsinomu ise kapak bezlerinden köken alır ve oldukça agresif bir tümördür.
Malign Melanom: Malign melanom, tüm cilt lezyonlarının %1-2’sini, göz kapağı tümörlerinin %0,1’ini oluşturur; ancak cilt kanserine bağlı ölümlerin %75’inden sorumludur. 20 yaşından sonra yeni oluşan tüm pigmente cilt lezyonlarına melanom açısından şüpheli yaklaşmak gerekir. Herhangi bir et beninin; açık-koyu değişken renkte alanlarının bulunması, sınırlarının düzensiz olması, büyüme göstermesi, üzerinde ülser gelişmesi veya kanaması melanom açısından uyarıcı olmalıdır.
Kaposi sarkomu ve merkel hücreli karsinom ise daha nadir görülen göz kapağı tümörleridir.
Malign tümörlerin tedavisi cerrahidir ve çevredeki sağlam doku ile birlikte geniş çıkarılması gerekir. Bazı tümörlerde cerrahi öncesi kemoterapötik ajanlar kullanılarak tümörün küçültülmesi denenebilir.
Göz Hastalıkları Uzmanı – Prof. Dr. Şeyhmus Arı